NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
24 - (1675) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا عفان بن
مسلم. حدثنا
حماد. أخبرنا
ثابت عن أنس؛
أن
أخت الربيع،
أم حارثة،
جرحت إنسانا.
فاختصموا إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (القصاص.
القصاص) فقالت
أم الربيع: يا
رسول الله!
أيقتص من
فلانة؟ والله!
لا يقتص منها.
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم (سبحان
الله! يا أم
الربيع!
القصاص كتاب
الله) قالت: لا.
والله! لا
يقتص منها
أبدا. قال: فما
زالت حتى
قبلوا الدية.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم (إن
من عباد الله
من لو أقسم على
الله لأبره).
[ش
(القصاص القصاص)
هما منصوبان.
أي أدوا
القصاص
وسلموه إلى
مستحقه.
(والله!
لا يقتص منها)
ليس معناه رد
حكم النبي صلى
الله عليه
وسلم. بل
المراد
الرغبة إلى
مستحقي
القصاص أن
يعفوا. وإلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم في
الشفاعة
إليهم في
العفو.
(لأبره)
أي لجعله بارا
صادقا في يمينه.
قال النووي:
لكرامته عليه].
{24}
Bize Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affân b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize
Hammâd rivayet etti. (Dediki): Bize Sabit, Enes'den naklen haber verdiki,
Rubeyyi'in kız kardeşi
Ümmi Harise bîr insanı yaralamış da, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
huzurunda dâvaya çıkmışlar. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kısası
(yapın!) kısası!» buyurmuş. Ümmürrabî':
— Yâ Resûlâllah, hiç
filân kadından kısas alınır mı! Vallahi ondan kısas alınmaz! demiş. Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Sübhânallah! Yâ
Ummerrabî, kısas'Allah'ın kitâb'dır!» buyurmuş.
Ümmürrabî': Hayır
vallahi! Ondan ebediyyen kısas alınamaz!, demiş. Bu sözü tekrar ede ede nihayet
diyeti kabul etmişler. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Gerçekten Allah'ın
kullarından öylesi var ki, Allah üzerine yemîn etse onu yemininde sâdık
çıkarırdı.» buyurmuşlar.
İzah:
Bu hadîsin benzerini
Bubâri, Mâide sûresinin tefsirinde «Diyât» ve «Sulh bahislerinde tahrîc
etmiştir. Onun rivayetinde, yaralayan kadın Rubeyyi'in kız kardeşi değil,
kendisidir. Bu kadın Hz. Enes b. Mâlik'in halasıdır. Yemîn eden şahıs da Ümmür
rabi' değil, Enes b. Nadr yâni Enes b. Mâlik'in amcasıdır. Hadîsi, Ebû Dâvûd,
Nesai, İbni Mâce ve İbni Ebî Şeybe de Müslim gibi rivayet etmişlerdir.
Ulemâdan bir cemaat: Bu
rivayetler arasında ma'rûf olanı Buhâri'nin rivayetidir; onu sahih tarîkleri
ile nakletmiştir; nitekim Sünen sahipleri de rivayet etmişlerdir.» demişlerse
de Nevevî, kıssanın ayrı ayrı iki kaziyye olduğunu söylemiştir. Zira Rubeyyi
ile Ümmü Rabî' başka başka kadınlardır. Kısas kelimesinin mansub okunması,
mahzuf bir fi'lin mef'ûlu olduğu içindir. Cümle «kısası yapın!>
takdirindedir.
«Kısas Allah'ın
kitabıdır.» cümlesinden muzâf atılmıştır. Cümle: «Kitâbullahın hükmü kısasın
vücûbudur.» takdirindedir. Bundan murâd: Diş çıkaranın da dişi çıkarılacağını
bildiren âyettir.
Hz. Ümmürrabî'in «Hayır
vallahi!..» diye yemîn etmesi, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e îtirâz
değil, kısas sahibini afva teşvîk, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i
bu hususta şefaatçi olmaya terğîb içindir. O bu yemini yâ kısâsçıların afvine
yahut Allah'ın onlara afvi ilham buyuracağına itimad ettiği için yapmıştır.